Pazartesi, Ocak 23, 2017

meçhul.

Bismillahirrahmanirrahim.
“(…) Allah bize yeter. Hem o ne güzel vekildir!"
Ali İmran Suresi, 173. Ayet.

Bugün hiç tanımadığım, bilmediğim, görmediğim, sesini bile duymadığım birinden bir mesaj aldım. Apaçık Allah’tan bi mucizeydi, geriye dönmeme fırsat bile kalmadan yok oldu mesajın sahibi. Mucizeler de böyle olur ya hani, birden ve sürüncemedeyken gelir. Bu keşmekeşten çıkmam için öyle muazzam bir şeyi vesile kıldı ki Allah, elhamdülillah. Ahir zaman, hayat öyle bir temponun içinde yaşamak zorunda bırakıyor ki beni, kafamı kaldırıp yanı başımda adımları benle denk düşenleri yokmuş sanıyorum. Bir kaza anının ağır çekimi gibi bir dürtmeye ihtiyaç duyuyorum. Kulum ve külüm, unutuyorum. Yaşamak bir yafta gibi yapışıyor çoğu zaman üzerime, ben bunu müebbet taşımakla cezalandırılmışım diyorum. Allah’ın beni ne çok sevdiğini, bana dayan da diril dediğini, kendi kudretiyle pes ettirmediğini unutuyorum. Çünkü kulum ve çamurdan heykeller ne kadar dayanabilirse suya ben de dünyayla öyle rapt oluyorum. Ama. Çok şükür Allah ağrılarıma. Yaşamak sancılarıma. Varoluş kaygılarıma. Onlar olmasa, belki de dünyaya tutulurdum. Dünya diken. Dünya batan. Dünya pıtraklı diyar.
"evvela kişiye sağlıkta ve sıhhatte daim olup olmadıkları sorulur. fakat vakit itibariyle biraz düşüncesizlik eder seslendim arkandan. bağışla.
blogundaki yazıyı okuyunca yazmak istedim. münzevi burukluğun derman bulmaz bir kırgınlığa tevessül etmesin. yalnızlığın ona kapı komşusu olabilme olgusuna kendimi dahil ediyorum ben de, hakikatli satırların doyurucu gerçekliğine gönül bağlıyorum. o derece geçtim dünyayı. teslimiyet ve mahcuplukla geçen günlerin içimizde biriktireceği kulluk vazifesini yerine getirmeye çaba göstermişlik, bize bütün nefsani şeylerden daha doyurucu gelecek. ki şükür evvela Allâh'a, sızının da güzelliğin de ondan doğru geleni kâfi. başı önüne teslimiyetle eğik, tasavvufun tek doğru yol olduğunu yıllar sonra fark eden imam-ı gazali gibi olsak. onun kadar geç olmasa da bu şuuru idrak edebilsek. kalbin hiç incinmesin, hiç. neyi sevdiysen ve neyi istediysen er ya da geç hayırlı olanı kadarınca senin olsun."
Allah’ım. Verdiklerinden ve vermediklerinden, istettiklerinden ve istetmediklerinden, yaptırdıklarından ve yaptırmadıklarından ötürü şükürler olsun. Bizlere hayırlar ver, hayırlara erişecek sabır ve sebatı gönlümüze lutfet. Bizleri senin adınla alıp senin adınla veren, senin adınla başlayıp senin adınla işleyenlerde eyle. Allah’ım. Sana olan ağrılarımızı dindirme ve bizi sana kani olmuşlar zümresiyle birlikte haşr eyle. Allah’ım biz bıraksak bile sen bırakma bizim ellerimizi, pâk eyle ömrümüzü, mâsivaya çevirme göğsümüzü. Allah’ım, sen adım atana koşarsın, zayıf bırakma dizlerimizi, irademizi, dirayetimizi. Amin. Amin. Amin. 
“incilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
oldukları yerde bile."
Hepimizin şükür ki Allah ağrısı var ve ağrıların kabuğunu kırınca inciler saçılıyor.
Şükür ki insandan insana fark var, elhamdülillahialâküllihâl.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder