Cumartesi, Ekim 22, 2016

gece.

Bismillahirrahmanirrahim.
“Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın."
Al-i İmran, 27.

Neyle cedelleştiğimi bilmeden korkuyorum. Anlaşılmamaktan anlaşılmamaktan anlaşılmamaktan, üç kere üst üste anlaşılmamaktan korkuyorum. Sancıyan bir gece başlıyor, ağrıyan bir günü doğurmak için. Çürümeye yüz tutmuş ruhuma, diri gergin durmaya çalışan bedenimi taşıtmaya çalışıyorum. Rabb’imin ayetini yaşıyorum, ayetinde yaşıyorum, ayetine yaşıyorum. Kulunun kalbini mutmain etmeye yetmez mi!
Öyle zamanlar oluyor ki, içimde yırtıcı bir şeyi zaptetmekle uğraşıyorum, bütün bedenimle. Ama neyi bilmiyorum. Bilmeden bilmediğim bir şeyin önünde dikiliyorum, kıpırdamasın diye içimde. Allah’ım ne çok bilmiyorum! Bir gün biri gelecek ve beni anlamayacak diye çok korkuyorum. Allah’ın ipine yapışıp düşüyorum ama gecenin bu saati bir yalnızlık boynuma yapışıp sarıyor beni, bütün bedenimi, baştan ayağa. Hayır, acıya alışıyorum ve acı çekmek müreffeh kılıyor kalbimi. Dünyanın tüm sevici bağlarının ardındaki yokluk, geçicilik, fenâ beni ürkütmüyor. Sevinince, peşinden ayrılık gelecek diye seviniyorum ben. Mutluluğun ardında boğazımda biriken o yumrudur işte, ben yapan beni. Buram buram acı kokan bir kitabın yaprakları arasında kıvrılayım ve hiç çıkmayayım istiyorum.
Hem, kendime dair düşüncelerim de kayboluyor demiştim. Muhabbetin hatrına dönmüyor dünya. Ben kendimi harâb ediyorum diyeyim, kim için ne uğruna? Kim umursuyor ki? Kim umursasın ki? Kim umursamalı ki? Neden umursamalı ki! Varlığım bedenime yük geliyor ve ben anlaşılamamaktan, düştüğüm derinliğin ferâsetine varılamamaktan, Allah’la aramdaki bağı tamamlayacak ilmeklerin kurulamamasından korkuyorum. Neyin peşinde olduğum bilinmeyecek diye korkuyorum. Gönlümün yaralarını emanet edememekten korkuyorum. Biri sorduğunda anlatamayacağım, anlayamayacak diye çok korkuyorum. Of. Uyutmuyor. Ne günüm gündüze benziyor, ne leylim geceye. Uykulardan sıçrıyorum boyuna, öyle sessizce uyku uğrasın diye bekliyorum uzun uzun, uzun uzun, uzun.. upuzun...

“Ufak adımlar sıklaşır: yarın her şey değişecek, yarın. Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, tüm öteki günler de. Ve bu çaresiz buluş ezer onu. İşte böyle düşünce öldürür insanı. Bunlara katlanamadığı için insan kendini ya da, gençse, cümleler kurar.”
Albert Camus, Tersi ve Yüzü

Yazasım dahi gelmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder