Pazar, Ocak 24, 2016

Şizofreni.

Bismillahirrahmanirrahim.

"Allah doğru yolu seçenleri, daha derin bir doğru yol bilinciyle destekler." 
Meryem, 76.

Mutsuzdum. Bir kaç gün evveline kadar şiddetle mutsuzdum. Sebebi uzun zamandır ertelediğim travmalarım sanıyordum, tek sebep bu değilmiş. En başta utanıyordum, Allah'ın vahdetinden ve kendi ubudiyyetimden bu kadar emin olduğum halde, O'nun rahmetinden berî olduğumu nasıl bu kadar açıkça ifade edebiliyorum diye utanıyordum. Değilmiş. İnsanın mutsuzken de göreceği hakikatler var.  Şükür ki hiçbir şey boşuna değil ve bunu irade edecek akla sahibim. 



Ne kadar garip bir cümle, elhamdülillah mutsuzum.


İki yılı geçti. Ömrümün en acı ve en öğretici tecrübesini yaşamaya başlayalı iki yılı geçti. Ben uzun uzun acının muhteviyatını anlatmaktansa, sonuyla nasıl başa çıktığımı terennüm edeceğim. 


En başta boğazımda bir yumruyla yaşamaya alışmam gerekiyordu. Zordu. Buna sebep olan şeyleri irdelemekle başladım. "Birbirimize uygun değiliz." demek ne demekti, bilmiyordum. İki insan birbirine uygun olmazdı ki, birbirine uyardı. Böyle düşünüyordum. Ama sonra burada bi yanlışlık olmalı dedim kendime. Yani her düşündüğüm doğru olamazdı. Böyle düşünmeye devam edersem, hatalarımı idrak edemezdim. Acılar boşuna çekilmiş olur ve bana bir hakikat gözükmemiş olurdu.


Sonra kendi hatalarımı sorgulamaya başladım. Haklı olduğumu düşündüğüm ne varsa hepsinde kendimi haksız konuma çektim. Acaba buradan kendime ne hisse çıkarmalıyım dedim. Ortada kimseye ait olmayan hatalar vardı fakat Allah beni bu durumun içine boşuna atmış olamazdı. Burdan kendime pay çıkarmalıydım. İnsan kul olduğunu, acziyetininfarkında olunca anlıyor. İnsanlarla ilişkilerimizde doğrudan Allah'ın gönderdiği herhangi bir vesileyle konuştuğumuzu anlasak, aslında direkt Allah'la muhattab olacağız. Eşyanın ardındaki sır da bu. Sebepler sadece birer perde. Bu perde var ki, ihtida edenle etmeyen arasındaki fark olsun. Şükürler olsun Allah'a, beni kendinden berî olmayanların zümresine dahil etmiş.


Hataları irdeledikçe daha güzelleştim. Bu bi çeşit arıtma, özümseme. Hatalarla bağdaşık olduğunu bilmek insana kendini daha çok sevdiriyor. İradesine güç veriyor. Dün hata yaptım, yarın da yapacağım. Belki bunları yazmam da hata. Ama olsun, Allah niyetimi biliyor ve bunu hiçbir fani tasdik etmese de o razı. O zaman problem yok. 


Sonrası, yalnızlıktan ziyade tek başınalık. İnsanlarla bu hususta minasebet kurmayı denedim ama anlamadılar. Ben de zorlamamayı yeğledim, kabuğuma kaçtım kaplumbağa misali. Kaplumbağa gibi yaşamaya başladım. Hayatım kitaplar oldu. Kendi içimde bi şizofreniyi besledim. Kulağa kötü geliyor ama şizofreni de bir çeşit iyileşme hali. Benimle aynı şeyi düşünen yazarlardan kendime şahit bulabilirim ama beni anladığınızı varsayıyorum. Yeri geliyor, olmayacak bir kişiyle kendimi hayali bir sevgili hali içine sokuyorum. Yeri geliyor, çok güzel bir öykü yazıp ödüller alıyorum. Bazen çok güzel bir fotoğraf çekip tüm ilgiyi üzerimde topluyorum. Gerçek hayatta olsa, beni çok mutlu edecek şeyleri düşümde yaşayıp bilinçaltımı aldatıyorum. Dedim ya, bu bi çeşit iyileşme hali. Yani yukarıda yazdığım ayette bahsedilen, Allah'ın doğru yolu seçenleri desteklediği daha derin bir doğru yol. Hakikat otobanına çıkaran tâli yol.


Gelgelelim, bunun da bir sonu var. mış. Ertelediğiniz travmların tekrar hücumuyla bu düzen tekliyor. Biz zatıâlileriyle aynı yurtta kalıyoruz. İstemeden de olsa denk geldiğimiz oluyor. Neyse, burayı çok fazla anlatmayacağım.


Ömrüm boyunca hep kaliteli bir erkek arkadaş sıkıntısı çektim. Akıl danışacağım, istiaşre edeceğim, sohbet edeceğim nitelikte insanlar hep seyrek oldu. Burda bir böbürlenme yok. İki lafından biri şehvet, ikincisi küfür olan insanlarla münasebette bulunamam. Bu yüzden daha çok kızlarla dost oldum ama bir süre sonra ister istemez kalbi münasebet başlayacağı bizzat hadis-i şerifte ikaz edildiğinden, uzun süredir bir dostum yok. 


“Dünyanızdan bana kadın, güzel koku sevdirildi, gözümün nuru namazda kılındı.” 
(Kenzu’l-Ummal, h. No: 18913; Camiu’s-Sağir 1/146, Ahmed ,11845, Nesei, VII,61,62, 3878; İbn Sa'd, 1, 398; el-Hakim, el-Mustedrak)

İnsan arkadaşının dini üzeredir ve benim dini üzere yaşayacağım bir arkadaşım yok. Bu zor. İbadetlerimde beni daha fazlaya teşvik edecek, okumalarımda bana eşlik edecek, dünyalık işlerden ahiret hayatına sıyrılmaya yardıme edecek kimsem yok. İnsan bazen yanıbaşında bir ablaya, bir abiye ihtiyaç duyuyor. Abim var, ama yanı başımda değil. Yani o da kapsama alanı dışında. Hem, bu kısmet işi olduğundan konu tamamen benim dışımda. Yani, bana arkadaş nasip etmiyor diye Allah'a isyan edecek değilim ya?

En çok beklediğim. Benimle aynı kaygıları olan bir hayat arkadaşı nasip etsin. Hem kendi attığı adımın rızay-ı ilâhi'ye uygunluğunu sorgulasın hem de benim yanlışımı gördüğünde beni uygun bir dille uyarsın. Harikulade olmadığımı, olmayacağımı biliyorum. Ne olduğumu, ne olmadığımı da biliyorum. İsteğim, yeri geldiğinde birine abi olayım, eş olayım, çocuk, olayım, arkadaş olayım, dost olayım.


"çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer 
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış 
insanın insana raptolduğu cevher."
İsmet Özel, Münacaat

Allah hepimize, birlikte Allah ağrılarını dindirecek yoldaş nasip etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder